ağız

ağız
ağız <ağzı> Mund m; hayvan a Maul n; kap, torba Öffnung f; körfez, galeri Einfahrt f; mağara Eingang m; volkan Krater m; yol Abzweigung f, Kreuzung f; GR Mundart f, Dialekt m; Ton m, Art f des Sprechers; MUS Art zu singen; bıçak Schneide f;
ağız açmamak den Mund nicht aufmachen (fam aufkriegen), schweigen;
ağız ağza konuşmak unter vier Augen sprechen;
ağız ağza vermek tuscheln;
-e ağız etmek jemandem etwas weismachen wollen;
ağız kavgası Schimpferei f;
ağız kokusu üble(r) Mundgeruch;
yumuşak usw bir ağız kullanmak einen sanften usw Ton einsetzen;
ağız ağız prahlen;
ağız tadı Genuss m, Behaglichkeit f;
ağız tadıyla genießend, in aller Ruhe;
ağız tütünü Kautabak m;
ağız yapmak heucheln;
ağza alınmaz ungenießbar; unanständig (Worte);
ağz(ın)a almamak verschweigen, übergehen;
ağza düşmek ins Gerede kommen;
ağza koyacak bir şey etwas Essbares;
ilk ağızda auf Anhieb;
ağızdan MED oral; vom Hörensagen;
ağızdan ağza von Mund zu Mund; -auf den Zahn fühlen;
-in ağzı açık kalmak Mund und Nase aufsperren;
ağzı bozuk adj Schandmaul n;
ağzı büyük adj Aufschneider m;
ağzı gevşek Schwätzer m;
ağzı kara adj Schwarzseher m; Lästermaul n;
-e ağzı varmamak sich nicht trauen zu sagen;
-in ağzına bakmak nach dem Mund reden;
ağzına burnuna bulaştırmak verpatzen;
b-ne ağzına geleni söylemek jemanden ausschimpfen;
ağzına kadar dolu bis zum Rand gefüllt;
b-nin ağzına lâyık jemandem sehr zu empfehlen (zu essen, trinken);
birbirinin ağzına tükürmek einander heruntermachen;
-in ağzında bakla ıslanmamak kein Geheimnis für sich behalten können;
-in ağzından çıkmak Wort jemandem entschlüpfen;
bş-i b-nin ağzından kapmak jemandem (mit Worten) zuvorkommen; fam so rausfahren;
-in ağzından laf almak jemanden aushorchen;
ağzından (laf) kaçırmak sich verplappern;
ağzını açmak den Mund aufmachen (a zum Sprechen); losschimpfen; dumm gucken;
ağzını havaya oder poyraza açmak das Nachsehen haben;
-in ağzını açtırmamak jemanden nicht zu Worte kommen lassen;
-in ağzını aramak jemanden ausfragen, aushorchen;
ağzını bozmak fluchen (und wettern);
ağzını kiraya mı verdin? hast du die Sprache verloren?;
ağzını tutmak verschwiegen sein;
ağzını pek oder sıkı tutmak den Mund halten können, fam dichthalten;
-in ağzının içine bakmak an jemandes Mund hängen;
-in ağzının kâhyası olmak jemandem vorschreiben, was er sagt;
-in ağzının kokusunu çekmek jemanden ertragen müssen;
-in ağzının suyu akıyor das Wasser läuft jemandem im Munde zusammen;
-den ağzının tadını almak böse Erfahrungen machen mit;
b-nin ağzının tadını kaçırmak jemandem etwas verderben

Türkçe-Almanca sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • agız — I, 43, 55, 129, 193, 195, 383; II. 6, 26, 175, 188; II I, 102, 110, 247, 257, 339 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. 1. İnsan və heyvanların üzlərinin alt tərəfində, alt və üst çənələri arasında yerləşən, yeyib içməyə və səs çıxarmağa məxsus üzv. Ağzını yaxalamaq. Ağzı ilə nəfəs almaq. Ağzı acı dadmaq. Dişsiz ağız. Ağız boşluğu. Ağız suyu – insan və… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • ağız — (Ağdam, Qax, Şəki, Zaqatala, Zərdab) 1. qaramalın doğandan sonra ilk südü (Şəki, Zaqatala). – Ağızdan yaxşı maxara oluy (Zaqatala) 2. yeni doğan qaramalın ilk südündən bişirilən yemək (pendir kimi olur) (Ağdaş, Qax, Şəki, Zərdab). – Bi qazan ağız …   Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti

  • ağız bağı yapmak — ağız bağı oluşturulduktan sonra kancaya bağlı herhangi bir halatın kayıp çıkmasını engellemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız-burun — is. dan. Surət, sifət. // Zahiri görünüş, görkəm. <Pası:> Ucqardakı ağzıburnu hisli kaha kimindir? S. R.. ◊ Ağız burun bəhəm eləmək – təşəxxüslənmək, özünü çəkmək, həddini aşmaq, başa çıxmaq, qudurmaq. <Salamov:> . . Sən… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • ağız bağı — is., den. Bir kancanın ağız bölümüne ince bir halatı birkaç kez sıkıca dolayarak oluşturulan çıkıntı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ağız bağı yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız dalaşı — is. Ağız kavgası ... heyecanlar, ağız dalaşları içinde oynanan kâğıt, tavla oyunlarına da pek hor bakmamak lazımdır. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız kalabalığı — is. Birbirini tutmayan gereksiz sözler Hem ellerindekilerini asıyor hem de ağız kalabalığıyla alt kata bir şeyler söylüyordu. H. R. Gürpınar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ağız kalabalığına getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız ünsüzü — is., dbl. Boğumlanma yeri ağız olan ve ciğerlerden gelen havanın geniz yoluna kaymadan ağız boşluğundan geçmesi ile oluşan ünsüz b, c, ç, d, f, g, ğ, j, k, l, r, s, ş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız ağıza — zf. Ağzına kadar, tamamen Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”